31 Temmuz 2012 Salı

Shivaratri , 3 gün 3 gece düğün

  Gokarna'da güneş palmiye ve hindistancevizi ağaçlarıyla kaplı tepenin ardından yükselirken , nefesle bir olup karışanlar yaşama sahilde güneşle , nefesle dans ederken, dalgalar da kumların üzerinde  daha ileriye gitme telaşındalar. Sahildeki sessizliği bozan azılı köpek çetesi oluyor, zavallı küçük buzağıyı kıstırmışlar bugün.
Güneş yükseldikçe sahildeki hareket de artıyor.Shivaratri bayramı kutlamaları devam ediyor. Bir önceki gece adaklar adayıp dualar etti  kadınlar sevdikleri için, sabaha kadar şarkılar söylediler. Bugün ise  tapınak ziyareti günü. Rengarenk sarileriyle her  yaşta güzel kadınlar, beyaz gömlek ve longileriyle erkekler ve meraklı , koca gözlü çocuklar küçük  sahilde bir uçtan diğer uca ilerleyerek güneydeki küçük tapınağa doğru yol alıyorlar. Ben de küçük patika yolu izleyerek, banyan ağaçları ve diğer adını bilmediğim ağaçları geçerek, ve gene adını bilmediğim kuşların güzel şarkılarını dinleyerek  küçük tapınağa varıyorum. Tapınağın bekçisi genç 25 yaşlarında bir genç gülümseyerek yanıma geliyor ,konuşmaya başlıyoruz.
- Adın ne ?
-Burcu, deyip toprağa yazıyorum o da Pej deyip toprağa yazıyor adını. Sonra da siliyor. Ve diyor ki
- Silmezsen adının üstüne insanlar basar, sonra saygı duyulmaz  diyor ve devam ediyor:
- Turistler sahile OM yazıyorlar. Biliyorum,  kötü niyetleri yok ama OM tanrının adı. Şiva, Buddha, Allah tek değil mi? Tanrı'ya saygısızlık. Tanrı'nın adı olan şeyle hep bel üstünde taşınmalı,  diyor.
Daha sonra tapınağı anlatıyor bana çook eski diyerek ,ama bakınca tapınağa çook eski olduğunu göremiyorum. Shiva ve eşi Parvati 'nin buraya dinlenmeye geldiklerini o yüzden bu küçük tapınağın bölgedeki en kutsal tapınaklardan biri olduğundan bahsediyor. Beyaz, küçük  beton bina Shiva ve Parvati'nin resimleriyle süslenmiş. İçerisi iki bölümden oluşuyor. Herkesin girebildiği ilk bölümde duvarda gene Shiva , Parvati ve oğullları yarı fil yari insan görünümlü tanrı Ganeş'in resimleri var. İçerideki penceresiz bölümde ise bir lingum . Kasımpatları ve yaseminler lingumu süslerken ,tütsü kokularıyla çiçek kokuları karışıyor.

Öğleden sonra Christoph'la sözleştiğimiz üzere kasabaya çıkıyoruz. Kasabada bir panayır havası var . Sokaklarda herşeyi satan tezgahlar ve tapınakların önünde metrelerce kuyruklar... İnsanları güneşten korumak için sokaklara tenteler gerilmiş. Tentelerin diğer tarafında yol kenarında oturup sıra sıra pirinç satanlar. Çıplak ayaklı hacılar uzun kuyruktalar , ellerinde yaseminler, kasımpatları, hindistancevizleri , muzlar, avuç avuç pirinç taneleri adakları için. Tapınak fili Lakşimi tüm ihtişamıyla ona muz ve portakal verenleri hortumuyla dokunarak kutsuyor. Maharet hortumun tam alnın ortasına dokundurması. Fil Lakşimi verilen muzları yiyiyor , portakalları ve parayı ise üstündeki bakıcısına veriyor. Koccaman tapınak arabasının (tekerliği benden büyük) süslenmesi devam ediyor bir yandan. Çarşıdaki sokaklarda tezgahlarda yok yok; rengarenk kumaşlar, oyuncaklar,baharatlar... Bana çocukluğumda kurulan panayırları hatırlatıyor...

Ertesi gün , Shivaratri Günü, aslında kelime anlamı 'Shiva'nın Gecesi'. Tanrı Shiva ve Tanrıça Parvati'nin düğün günleri ve kutlamalar da oldukça renkli.
Kasabada ahşaptan yapılmış tapınak arabasına son rötuşlar yapılıyor, yüzlerce taze çiçek süslüyor arabayı. Müzisyenler en güzel ezgilerle halkı coşturuyorlar, Bir yandan da yolun ortasında altı etekli, üstü çıplak yalınayak bir adam eline kırbacıyla gösteri yapıyor. Herkes, her yer o kadar renkli ki! Yerlere mandalalar çizilmiş ve içleri boyanmış bayram şerefine.Etrafta çok sayıda muz satıcısı var . Muzlar tapınak arabasına atmak ve böylece tapınağa sunu yapmak için.
Herkes ana caddede arabanın çekilişini görebilecek bir yer bulmaya bulmaya çalışıyor.Binalar , teraslar, kaldırımlar çok kalabalık.Arabanın çekileceği saati konuşuluyorlar, 11,12, 2.... Sonradan öğreniyoruz ki belirli bir saati yok. Vedik astrologlar iş başındalarmış gün içinde arabanın çekileceği saati belirlemek üzere.Bu yüzden saat durmaksızın değişiyor.
Saat 2 gibi din adamları tapınak arabaya tırmanmaya başlıyorlar. Biz de yolun kenarında elimizde muzlarla yerimizi alıyoruz, .Aslında herşey çok çabuk olup bitiyor. O koccaman tapınak arabasını onlarca insan tapınağa doğru çekerken biz de muzlarımızı tapınak arabasına isabet ettirmeye çalıyoruz . Sonunda gözden kayboluyor araba ve biz de yavaş yavaş sahile inmeye başlıyoruz .
Gün batımında dalgalara atlamak ve güne veda eden müzisyenin güzel ezgilerini dinlemek üzere.....
Gezginden gezgine notlar;
Gideceğiniz tarihe dikkat festivali bol ama kalacak yer sayısı az. Onceden rezervasyon yaptırın.























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder